Adaletin Işığı Sönüyor!
15.10.2020
Adaletin Işığı Sönüyor!
Adaletin Işığı Sönüyor
Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Türkiye’de geçtiğimiz hafta çıkan orman yangınları ile sözlerine başlayan Karamollaoğlu, Kıbrıs seçimlerinde yarışan adaylara başarılar diledikten sonra Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan son sürece de değindi. Açıklamasında Ermenistan’ın, Gence’ye yaptığı saldırıları kınayan Karamolloğlu, kardeş Azerbaycan’ın yanında oldukları vurgusunu yaptı.
“Bugün yapılacak tek şey hukuka geri dönmek, adaleti tesis etmek, keyfi uygulamalardan vazgeçmek. 'Ben devletim, ben kanunum' demeyi rafa kaldırmaktır.” dedi. Ekonomide yaşanan sıkıntıya da değinen Karamollaoğlu, Türkiye’nin Venezuela’ya benzemeye doğru gittiğini vurguladı.
Orman Yangınları
Kıymetli basın mensupları; bu hafta basın toplantımıza ne yazık ki, geçtiğimiz hafta hepimizi üzen orman yangınları ile başlamak istiyorum. Birçok ilimizde aynı anda çıkan orman yangınları ülkemizin ciğerlerini yaktı. Bu yangınlarda ne yazık ki; birçok ağaç ve hayvan yok oldu.
Yangınların aynı anda çıkması, yangınların planlı çıkarılıp çakarılmadığına dair tabi kuşku doğurdu. Bunun üzerine muhakkak gidilmelidir; eğer kasıtlı olarak yangın çıkarılıyorsa. Yangınlarla alakalı sabotaj iddiaları ise titizlikle araştırılmalı, herhangi bir ihmal varsa; muhakkak üzerine gidilmelidir. Bu yangınlardan dolayı; hem bölge halklarına hem de tüm milletimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Yüz Yüze Eğitim
Ülkemizi ve dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını süreci devam etmektedir. Bu salgın süreci, birçok alanda yaşamımızı ciddi şekilde etkiledi. Bu etkileme de en çok ekonomi ve eğitimde yaşandı ne yazık ki… Uzun zamandır uzaktan eğitim yolu ile eğitime devam eden ilkokul 2, 3 ve 4. sınıflar, köy okulları, 8. ve 12. sınıflar, lise hazırlık sınıfı öğrencileri ile özel gereksinimli öğrencilerimiz, bu hafta başı yüz yüze eğitime başladı. Yüz yüze eğitim-öğretime başlayan öğrencilerimize ve onların fedakâr öğretmenlerine başarılar diliyorum.
İnşallah hayırlı olur; ama bizi en çok ilgilendiren konu uzaktan eğitimdeki eksiklikler. Uzaktan eğitimde ciddi bir alt yapı eksikliği var. Hâla köylerde ve kırsalda çok ciddi sıkıntılar var ki; büyükşehirlerde bile interneti olmayan çocuklarımız var. Uzaktan eğitim sürecinde gerekli teknolojik alet ve internete erişimi olmadığı için, eğitimi aksayan öğrencilerimizin ise eksikliklerinin en kısa zamanda telafi edilmesini temenni ediyorum.
Kıbrıs Seçimleri ve Toprak Verme Meselesi
Kıymetli arkadaşlar; bildiğiniz üzere 'Yavru Vatan' Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde seçim süreci geçirilmektedir. Öncelikle, ikinci tura kalan adaylara başarılar diliyorum. Seçimlerin Kıbrıs’ta yaşayan Türk halkına hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Bunun yanı sıra Kıbrıs ile ilgili son zamanlarda duyduğumuz talihsiz açıklamalar hakkındaki üzüntümüzü de dile getirmek istiyorum. “Rumlar'a toprak vermeliyiz” kabilinden yapılan açıklamalar ne yazık ki; son derece yanlıştır. Fakat bugün bu açıklamalara güya en sert şekilde tepki gösterenler, 2004 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD'de Harvard Üniversitesi'nde katıldığı bir etkinlikte sorulan bir soruya; ''Kıbrıs'tan belli bir oranda toprağı verebiliriz” demesini görmezden gelmesini anlamak mümkün değil.
Bugün bizim, dış politikadaki en büyük sıkıntımız; dış politikada istikrarlı bir çizgi takip edemedik. AK Parti, kuruluşundan beri 18 yıldır iktidarda. 18 yılda izlenen politikalara baktığınız zaman; zikzaklarla dolu! Ne İslam alemine, ne de dünyanın geri kalanına ciddi manada bir tutarlı tavır sergileyemedik. Biz, dış politikada sınıfta kaldık! Dün söylediğimiz her şeyi, bugün inkar eder hale geldik. Kıbrıs’ta meydana gelen hadiselere dikkat edin.
Ermenistan-Azerbaycan Arasındaki Ateşkes Görüşmeleri
Kıymetli arkadaşlar; bölgemizde son haftaların en sıcak gündemi, Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan çatışmalardır. Sürecin ateşkes noktasına gelmesi, bizim de temennimizdir; ama her zaman belirttiğimiz gibi, bölgede kalıcı ateşkesin bir numaralı şartı; Dağlık Karabağ bölgesindeki Ermeni işgalinin bir an önce son bulmasıdır.
Lakin Ermenistan’ın, ateşkes sırasında dahi sivilleri hedef alarak, Gence’ye yapmış olduğu saldırılar, bu saldırgan tavrın devam edeceğine işaret etmektedir. Bu saldırıları şiddetle kınıyorum. Savaşta bile bir ahlak vardır! Ateşkes metnine imza koyduktan sonra Ermenistan’ın, böyle bir saldırı gerçekleştirmesi; bu zamana kadar Azerbaycan’ın karşı karşıya kaldığı hukuksuzlukları tescil etmiştir. Bizim, sadece bunları kınar bir tavır ortaya koymamız; bu problemin çözülmesine yetmiyor.
Gence’de yaşanan saldırıda hayatını kaybeden 9 Azerbaycanlı kardeşimize Allah’tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar diliyorum. Ayrıca ateşkes için Rusya’nın devreye girmesi ve Türkiye’nin masada olmamasının ise son derece düşündürücü olduğunu belirtmek istiyorum. Azerbaycan meselesi de, Doğu Akdeniz meselesi de, Kıbrıs meselesi de; iktidarın, dış politikada sınıfta kaldığına işaret ediyor.
Adaletin Işığı Sönüyor
Bugün Türkiye’de, adaletin ışığı sönüyor! AYM’nin bir üyesinin, ışıklardan bahsetmesi gündemi alt üst etti. Vay canına ya; "AYM, nasıl olur da ihtilali hatırlatacak bir açıklama yapabilir?" Siz bir açıklamayı bırakın, Anayasa hükmünü hiçe sayıyorsunuz. Anayasa, bir karar veriyor, yerel bir mahkeme; "ben, buna uymam" diyor. İhtilal olduğu zaman da; zaten böyle bir durum meydana gelir.
İhtilal ne demek? Hukukun rafa kaldırılması demek, elinde gücü olanların iktidar olması demek, gücün hukuka üstün gelmesi demek. Bugün iktidar gücü; "hukukun üstündeyim" diyor. Bir yerel mahkeme; "AYM’nin aldığı kararı uygulamam" diyor. İşte İhtilal, budur! Bugün yapılacak tek şey; hukuka geri dönmek, adaleti tesis etmek, keyfi uygulamalardan vazgeçmek, 'ben devletim, ben kanunum' demeyi rafa kaldırmaktır.
Enis Berberoğlu’nun Yeniden Yargılanma Talebinin Reddi
Enis Berberoğlu kararı da buna bir uygulamadır. “Benim kanaatime göre suçludur, hapiste kalması icap eder, haklarının hiçbirisinin iade edilmesine gerek yok, AYM’nin kararı bana göre yok hükmündedir” dediniz mi; Anayasa, yok demektir! İhtilal yapanlar, önce Anayasa'yı rafa kaldırmayı bir görev biliyorlar; bunu unutmasın kimse. Bu askeri değil de, sivil bir müdahale ise; aynı hukuksuzluğu içeriyor demektir.
Sn. Cumhurbaşkanı’nı, Anayasa’nın açık hükümleri karşısında, AYM’nin aldığı kararları uygulamaya davet ediyorum. Düşünün; bugünkü AYM sistemini değiştirip, Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi'ne uyduracağız diye düşünebiliyorlar. Ne olacak yani? Padişahlık olarak, hükümdar her zaman Aanayasa'nın üstünde olacak! Böyle bir manayı kabul etmek mümkün değil ki! Siz, bir memlekete barış ve huzur getirmek istiyorsanız; hukuk, her zaman bütün güç sahiplerinin üstünde olmak mecburiyetindedir. Türkiye'de, herkes endişeli! Arkasında iktidar desteği olmayan insanlar, yarın birilerinin kapısını çalabileceğinden endişeli.
Ekonomi Daha Fazla Gidemez
Muhterem arkadaşlar; 1 Ocak 2003’te 1 dolar, 1.65 Türk Lirası'ydı. 1 Ocak 2020’de 1 dolar, 5.95 Türk Lirası'ydı. 12 Ekim 2020’de 1 dolar, 7.92 Türk Lirası oldu. Bugün dış borcumuz; yaklaşık 450 milyar dolar. Dolar kurundaki 2 liralık artış; 900 milyar liraya tekabül ediyor.
Dolar ve Euro kurundaki 1 kuruşluk artış, Türkiye’nin toplam dış borcunun TL karşılığını 4.3 milyar lira yükseltirken; bu meblağ 1 milyon 757 bin asgari ücretlinin 1 aylık maaşından daha fazla tutara karşılık geliyor. Ne yazık ki, öyle bir noktaya geldik ki; döviz, öyle 1-2 kuruş da artmıyor; arttı mı 15-20 kuruş birden artıyor. Ama gel gelelim, bu işten sorumlu Bakan; "ben dolara bakmıyorum" diyebiliyor.
Sn. Cumhurbaşkanı, günlük 10 milyon lira masrafı olan Saray'dan, millete 'fakirliğe sabretmelerini' tavsiye ediyor! Bir eli yağda bir eli balda olanın, kuruşu bilmeyenin, liralarla bile konuşmayanın, asgari ücretin ne olduğunu idrak etmeyenlerin, böyle bir tavsiyede bulunması makul değil. Karnını doyuramayan insana siz; "sabret" diyorsunuz! Hngi mantık bu? Gelin, 1 ay asgari ücretle yaşamaya çalışın da; ondan sonra "dolara bakmıyorum" deyin! Bir kez olsun çarşı pazara çıkıp, bir alışveriş yapın da; ondan sonra insanımıza fakirliğe sabretmelerini tavsiye edin!
Ülkeye İstikrar Geldi
Kıymetli arkadaşlar; bugün Türkiye’de, en öncelikli konu şüphesiz ekonomidir. İnsanımız, feryat ediyor; çarşıda, pazarda, markette çantasını, filesini dolduramadan evine geliyor. Şimdi yaklaşan kışla birlikte, yakıt masrafları ve diğer giderlerle birlikte, insanımız kara kara ne yapacağını düşünüyor.
Başkanlık Sistemi'ne geçişin sihirli kelimesi şuydu; 'ülkeye istikrar gelecek.' Gerçekten de ülkeye istikrar geldi(!) Enflasyon istikrarlı bir şekilde artıyor, zamlar istikrarlı bir şekilde artıyor, işsizlik istikrarlı bir şekilde artıyor; ama gel gelelim TÜİK, Temmuz ayı verilerine göre; işsizlik oranı yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşti. "İşsizliğin, geçen yılın aynı dönemine göre azaldığını" öne sürdüler. Unutmayın ki, devlet gücü ile rakamları kontrol altına alabilirsiniz; ama gerçekleri kontrol altına alamazsınız.
Gerçek Rakamlar Budur Türkiye’de İcralık Olmayan Kalmadı
Rakamlarla ne kadar oynarsalar oynasınlar; Türkiye’de gerçekler önümüzdedir. Bakın, neredeyse ülkemizde icralık olmayan vatandaş kalmadı. İcra takiplerinin Covid-19 salgını nedeniyle üç aya yakın bir süre durdurulmuş olmasına rağmen; icra dairelerinde bekleyen (UYAP üzerinden açılan dosyalar) dosya sayısı, son bir yılda 1 milyon 606 bin adet artarak, 9 Ekim itibarıyle 22 milyon 939 bine yükseldi. Bu yıl 4 milyon 503 bin yeni icra dosyası gelirken; 3 milyon 663 bin dosya ise sonuçlandırıldı.
Türkiye Venezuela’ya Dönüyor
Buradan iktidara sesleniyorum; bir an önce gerçekleri görün! Bu ülkenin geleceğini, evlatlarımızın istikbalini ipotek altına alıyorsunuz! Açtığınız yaralar, bu kafa ile giderseniz; 80 senede sarılamaz. Ülke, adım adım Venezuela’ya doğru gidiyor. Allah göstermesin, böyle giderse; bir kucak para ile bir paket tavuk alamaz hale geleceğiz! Paramız pul olacak!
İçinde bulunduğumuz krizin ne kadar derin olduğu ortadadır. Defalarca söyledik, lakin bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Her türlü imkan ve potansiyelimiz var. Yeter ki; kaynaklarımızı doğru kullanalım. Her zaman olduğu gibi biz, bu uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyoruz. İnandığımız doğruları, aziz milletimizle paylaşıyoruz.
Şüphesiz ki güç ve kudret sahibi Cenâb-ı Allah’tır. Allah(cc), ülkemizin, milletimizin ve bütün insanlığın yardımcısı olsun...